Biz

Neden kırıldım?

Çok cansınız. Sesim çıkmayınca merak ediyorsunuz, soruyorsunuz. Ben de anlatmaya çalışıyorum her şeyi. Bazen de detay veremiyorum işte. Ya da öyle oluyor ki, “neyi anlatsam” diye düşünüyorum. Sosyal medyaya yansıtmayı sevmiyorum sıkıntıları, biliyorsunuz.

İnsan her zaman en yakınındakilere kırılır. Sosyal medyadan atılan bir mesaja değil, yanı başında ya da telefonun ucunda söylenen ya da söylemesini beklediği ama iki dudak arasından çıkmayan kelimelere… Benim en büyük hatam hep “ben yaparım, ben hallederim” demek oldu. Böyle sanki taşmışım gibi. Duvarmışım gibi. Yorulmazmışım, üzülmezmişim gibi.

Yaşadığım stresi, kırgınlığı içme attım son dönemlerde. Eskiden söylerdim oysa “niye böyle yaptın(ız)” diye… Söyleyince sen suçlu, sivri dilli oluyorsun, söylemeyince içinde patlıyor. Böyle bel ağrısı çekiyorsunuz. (MR sonuçları çıkmadı henüz…) Yüzünüzde gözünüzde sivilce çıkıyor, uykularınız kaçıyor. Tepki vermeyenler ya da işte üstünüze gelenler de yaptıklarından bihaber mışıl mışıl uyuyor, gülümseyerek dolaşıyor.

Hani bazen üst üste gelir ya, bende öyle oldu. İkili ilişkilerimde üzüldüm, işe üzüldüm, kendime kızdığım bazı hatalar yaptım; sonra da böyle kapattım kendimi. O kapatmak çok iyi geldi. Dizi izledim, kitap okudum, uyudum, boş boş tavana baktım, not aldım, düşündüm, düşündüm. Çektim kendimi…

Sessiz kalmayacağım bu kırgınlığa. Daha doğrusu bazılarına sessiz kalacağım, o zaman tepkimi görecekler. Bazılarına ise söyleyeceğim açık açık. Yaptıklarından haberleri olsun isteyeceğim.

Tabii eskisi gibi kolay değil tepki vermek. Her şeyi gören, bir kısmının farkında olan Irmak’ı üzemem. Ama ona da anlatıyorum detay vermeden. Neden kırıldığımı, aslında öyle olmadığımı. Gözümün içinden anlıyor. Bazen de bir şey yokmuş gibi davranıyorum, mesela Cumartesi gecesi öyle yaptım. Hatta sonra da arkadaşlarımla buluştum. Normal olduğunu görsün diye…

Yani burada uzun uzun yazmayacağım, sıkmayacağım sizi. Sağlık olsun, geri kalan her şey çözülür. İşte o sıkıntılar sağlığı etkileyince başlıyor zaten sinir bozukluğu.  Ama geçecek… Bu dönem kiminle konuşsam bir şeyler yaşıyor, çözmeye çalışıyor. Acaba yaşlandık mı?

Ne dersiniz? 🙂

 

1 Yorum
  1. Figen Yılmazelli 2 sene ago
    Reply

    Maalesef yaşadıklarımız benzer şeyler,hayatım boyunca kimseden yardım beklemediğim gibi herkese koştum,yeri geldi yardım istemeden koştum ama Erol Evgin in şarkısında olduğu gibi,herkes bir şey aldı gitti kimi duygularımı,kimi neşemi,kimi iyi niyetimi,kimi iyimserligimi 😔
    Şimdi yaş 52 kendimi yeniden inşaa ediyorum ,tek üzüldüğüm 12 yaşında oğlumun bunlara şahit olması..Sizi seviyorum güzel Aile..

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Devamı

post-image
Biz

Çok içimden geldi…

Yıl 1999, 21 yaşındayım. Sabah Gazetesi’nin Bayan Sabah ekinde köşe yazıyorum. Sunulan fırsata bakar mısınız? (Gerçi herkese sunulmuyordu, kendimi de ezmeyeyim şimdi burada…) Aylarca...
devamı